17 Ekim 2013 Perşembe

Nazım,Piraye ve aşk..

Aldatmak;Kimine göre kişilik bozukluğu,kimine göre karşı koyulamaz duygu ..Kendi yorumumu katmıyacağım bu kelimenin anlamına o bana özel kalsın bir süre daha.
Hep hayranlık duyduğum,yazdıkları her seferinde beni benden alan ama aldatan bir erkek olduğunu öğrendiğimde yaşadığım hayal kırıklığına rağmen okumaktan ve hayranlıktan hiç vazgeçmediğim Nazım Hikmet ve Piraye aşkını ele almak istedim. 
Birden bire karar verdim çünkü ben hiç bir anlam bulamadığım bu olaya belki sizin değişik düşünceleriniz vardır diye.

Piraye,Nazım Hikmetin kızkardeşinin arkadaşıdır.Bir kız Bir erkek çocuğu olan dul bir kadındır.
Aşklarının tam nasıl başladığını bilmiyorum ama 1935 de kimseye haber vermeden evlenirler.İstanbula yerleşirler ama rahat edemezler..
Nazım hikmetin mapusluk günleri başlamıştır.Nazım Hikmet Piraye'ye okadar çok şiir ve mektup yazmıştır ki.O yazıları okuyunca insan hayranlığını gizleyemiyor.
Misal;Karıcım bu seferki ilk mektubuma senin için yazdığım bir şiirle başlıyorum:

Saat dört yoksun,saat beş yok/Altı,yedi,ertesi gün ve belki kimbilir../Hapisane avlusunda bir bahçemiz vardı/ Sıcak bir duvar dibinde on beş adım kadardı./Gelirdin,yan yana otururduk,Kırmızı ve kocaman muşamba torban dizlerinde...  Şiirin sonunda ki mektup ise şöyledir;

"Kuzucum,karıcım bu mektupları iyi oku.Yazdıklarımın en ustaları değilse de en yalansızlarıdır.Seni nasıl yalansız,süssüz,sanatsız seviyorsam,bunlarda öyle..

Nazım Piraye için bir sürü şiir yazmıştır hepsi aşk dolu ..

"Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmişken..."

Vee bu aşkın bir sonu varmış.İnanılması güç belki imkansızz ama bitti bu aşkta bitti..

Nazım Hikmetin ziyaretlerine dayısının kızı Münevver sürekli gelmeye başlar.Gönlüne laf geçiremeyen Nazım Hikmet,Münevvere aşık olmuştur.Şair Piraye'ye bu durumu mektup ile açıklar.Piraye yıkılır ama hiç belli etmez..Münevver evlidir ve kocası boşanmak istemez bu aşk bir karmaşaya girer.Nazımın Pirayeye yazdığı mektup ise şöyledir;

"“Yeryüzünde hiçbir insan,hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır.Bütün bunlara rağmen gel. Sana “gel” diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim,öyleyim işte. Fakat gel. Ve benden nefret ederek,beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!"

Gelmezse intihar edeceğini söyler.Ve piraye dayanamaz yazdıklarına.Nazım hikmet açlık grevi yapmış ve hastanelik olmuştur o aralar.
Ve Nazım Hikmetle Pirayenin son görüşmeleri söyledir:
"
Özel bir bağışlanma bekleyen şair serbest bırakılacağını düşünmektedir ve gene Münevver Hanım’la görüşmelere başlamıştır. Piraye Hanım bilir durumu ama gene de hastaneye gider ve Nazım Hikmet'e çıktığında evine gelebileceğini söyler. Tam bu konuşma sırasında, kapısı açılır görüşme odasının ve içeriye Nazım Hikmet’in kızkardeşi ile Münevver Hanım girerler. Şairimiz iki arada kalmıştır ve durumu oldukça sevimsizdir. Piraye Hanım çıkar odadan. Bu Piraye ve Nazım’ın son görüşmesidir."


1930 da başlayan aşk 1950 de noktalanır. Bu 20 yıl hep tutuklanmalar ve mahpuslukla geçmiştir. Piraye Hanım kocasını hiç yanlız bırakmamış ve sabırla beklemiştir. Boşandıktan sonra da 1995 yılında ölene kadar da hiç bir gazeteciye tek bir laf etmemiş ve kimseyle bir daha evlenmemiştir.

Nazım Hikmet ve Piraye Hanım aşkından geriye, uzun mahpusluk yılları boyunca yazılan yüzlerce şiir, mektuplar ve kitaplar kalır... Hayranlıkla okumamız için!

İşte derinden etkilendiğim hikaye.Yanlışlarım olabilir affedin.Peki neden ? yani Nazım Münevvere gerçekten şıkmı olmuş ? Aşık ise neden Pirayeyi ise istemiş tekrar? Aşk denen şey bu mu? 

Nazım Hikmet iyi ki var mış ve aşkı böyle yaşamış diyorum ben çünkü hayranlığımın büyüklüğü yazdıklarından ..O büyük üstad...

1 yorum:

  1. ''Neden'' diye başımın etini yemekten başka bir şey düşünemiyorum ben. Siz yazın yorumları ben okuyayım en iyisi.

    YanıtlaSil